Kızlık zarının latince adı Hymen'dir. Bu isim, Yunan mitolojisindeki evlilik ve düğün tanrısından gelir.
Kızlık zarı, yapısal olarak zar gibi bir materyal değil; sadece arada kalan bir bölüm.
Embriyonun dış genital organ gelişimi, 7-12 hafta arasında oluşmaya başlıyor. Erkek bebeklerde genital duvarlar birleşerek testisin içinde bulunan deriyi oluşturuyor. Kız bebeklerde ise genital duvarlar ayrışarak dış dudakları ve iç dudakları oluşturuyor. Bu ayrılma sonucunda arada kalan mukozal yapıya ise Hymen (Kızlık zarı) deniliyor.
Kızlık zarının net olarak kanıtlanmış bir işlevi yok.
Bilim insanlarının araştırmaları bu yönde. Ancak en kabul gören teori, iç genital organları korumak amacıyla bariyer vazifesinin görmesi. Fakat, yapısal olarak kendi açıklığı bulunduğu için bu teori de çok fazla geçerlilik kazanmamış.
Karasal yaşam süren bazı hayvanlarda da kızlık zarı bulunur.
Kızlık zarı (hymen) birçok karasal memelide (kobay, sıçan, köstebek, at, sırtlan, lama, lemur, vs.) bulunuyor. Ancak onlarda cinsel ilişki ile değil, doğal yollardan dana önce yırtılmış oluyor.
Kızlık zarının tek bir tipi yoktur, her kadının farklı bir kızlık zarı yapısı olabilir; hatta hiç olmayabilir!
Kızlık zarı yapısı, kadından kadına göre değişiyor. 1000 kadından 1'inde hiç kızlık zarı olmayabiliyor. Hatta 2000 kadından 1'inde de tamamen kapalı olabiliyor.
Her kızlık zarı cinsel birleşme esnasında yırtılmayabilir; esnek kızlık zarı çok sık görülen bir durumdur.
Tek delikli kızlık zarı çeşidinin, büyük adet delikli olarak tanımlanan bir alt kategorisi vardır. Bu durumda herhangi bir kanama görülmez. Her 10 kadından birinde varolan bir durumdur. Bekareti her şeyin üstünde tutan ve asla bilimle tatmin olmayan toplumlarda, bu durum kadının mağdur olmasına sebep olur.
Osmanlı zamanında kızlık zarı yırtılan kadınlar, kızgın zift metodunu kullanarak kendilerini tedavi etmişler.
Daha doğrusu farklı bir yol denemişler diyelim. O dönem kızlık zarı dikimi olmadığı için, bir kaşıkla kızgın zifti alıp vajinanın iç dudak kısmına dökerlermiş. Bu sayede yapışan iç dudaklar, cinsel birleşme esnasında yırtılıp kanama olmasına sebep olurmuş. Bu yöntem duyulmaya başlandıktan sonra kadınlar, gelin bakmaya hamama gitmeye başlamışlar. Çünkü sıcaklığın etkisi, varsa eğer ziftin erimesine sebep oluyormuş. Gelin hamamı da burdan çıkmış.
Geline bağlanan kırmızı kuşağın anlamı: "bekaret ilanı"
Bir diğer adı da "Gayret kuşağı"dır. Gelinin evinde gayretli ve kudretli olması için gelinin babası ya da erkek kardeşi tarafından bağlanan bu kuşak, kırmızı rengi sebebiyle de bekareti sembolize eder. Yani, bu noktadan sonra bekaretin sorumluluğu babadan çıkıp, kocaya teslim edilmiş olur.
Kızlık zarı dikimi, ülkemizde en çok yapılan operasyonlar arasında.
Çünkü kadının anatomik yapısı, bireyselliği gibi şeyler hiç önemli değil! Bu baskı sebebiyle doktorların kapısını çalan çok fazla mağdur kadın var. Kalıcı kızlık zarı dikimi sonucu hasta, ömür boyunca kızlık zarına sahip olur. Geçici kızlık zarı dikiminde ise düğünden birkaç gün önce operasyon gerçekleştirilir.
Üçüncü sayfa haberleri, ilk gece yaşanan bekaret cinayetleriyle dolu.
Bir kadın sürtünme, kaza, tahribat sonucu kızlık zarında yırtılmaya yol açabilir. Az evvel dediğimiz gibi, doğuştan hiç sahip de olmayabilir. Daha önce başkasıyla birlikte olmuş da olabilir. Bunlar hiçbir şekilde kadının mağdur edilmesi için sebep olamaz. Ülkemizde sadece geçen yıl tam 367 kadın ve aile bireyi öldürüldü. Bunların içinde bekaret cinayetleri de var.
"Kızlık zarı bozulmak" diye bir kavram yoktur; o ancak oluşan bir yırtıktır.
Bozulan bir organ, vücut içerisinde barınamaz. Oysa kızlık zarında böyle bir durum söz konusu değildir; oluşan sadece bir yırtıktır. "Kadın" ve "bozulmak" kelimeleri birlikte kullanıldığı zaman kasıtlı bir dejenerasyona yol açar. Namus denilen olgu ise bu bahsettiğimiz şeylerle ilgili değildir; çok daha içsel ve erdemli bi maneviyatın konusudur.
0 yorum:
Yorum Gönder